Aynada Kaç Kişisin?

16/8/2020

Aynada Kaç Kişisin?

Günlük hayatlarımızda herhangi bir davranış ortaya koyarken, 3 benlik tipine göre davranırız. Ebeveyn, Çocuk ve Yetişkin. Peki siz hangisisiniz?


Bir aynanın karşısına geçtiğimizde tek bir görüntü görürüz. Aynadaki yansımanın “bir”i göstermesi bir gerçeklik ölçütü müdür, yoksa aynanın yanılsamasının bir neticesi midir? Bu sorunun cevabını hemen vermeyin lütfen. Çünkü yazıyı okumayı bitirdiğinizde cevabınız değişebilir.

Yeni biri ile tanıştığımızda o kişi ile ilgili duyusal veriler toplar ve bu veriler ile bir sonuca varmaya çalışırız. Ancak veriler ne kadar çeşitli olursa olsun, vardığımız sonuç hep bir teklik ve netlik ifade eder. Ya çocuktur, ya genç ya da yetişkin. Peki, bu doğru mudur?

Tam bu nokta da psikanalist Eric Berne, Transaksiyonel Analiz isimli kişilik kuramını ortaya atar. Berne bu kuram ile bir benliğin üç farklı durumdan oluştuğunu aktarır. Tek bir bedenin içinde insan, üç farklı benlik durumunu barındırır. Bu durumları da şu şekilde adlandırır; Ebeveyn, Yetişkin ve Çocuk benlik durumları. Kişi herhangi bir davranış ortaya koyarken, bu üç benlik tipinden birine göre hareket eder. Ve aynı kişi günlük hayatı içinde bu benlikler arasında farklı rollere girdiğinin çoğu zaman farkında bile değildir.

 

Ebeveyn ve Çocuk benlik karşı karşıya

Ebeveyn benlik durumunda iken kişi, karşısındaki kişiye bir ebeveyn gibi öğütler verir, karşısındakini eleştirir ya da korumaya alır. Her iki şekilde de kendisi ebeveyndir ve iletişimde olduğu kişi, yaşı kaç olursa olsun çocuktur. Koruyucu rolünde iken, karşısındakini korur ve kollar. Eleştirici rolündeyken de onu sürekli uyarır ve eleştirir. Bir “Ebeveyn” olarak ister koruyucu, ister eleştirel olsun; karşısındaki kişiye kendi yetişkin kararlarını alması için yeterli alan bırakmaması tehlikesi vardır. Onu şu söylemlerinden yakalayabilirsiniz; “Sana söylemiştim”, “Eğer yerinde olsam…”, “Asla bunu yapma”, “Tek yol bu, mutlaka uygulamalısın.” vb. –meli, -mali söylemleri, asla, daima, mutlaka gibi genellemeler Ebeveyn benliğimizden gelir.

Çocuk benlik durumunda iken kişi, içinden geldiği gibi davranır, kendi ihtiyaçlarını her şeyden önde tutar. Duyguları ile hareket edip sorumluluk alanlarından kaçar, ya ağlayıp kendini koruyacak bir liman arar ya da öfke ile kendi bireysel hatalarını yıkacak bir suçlu arar. Çocuk benliği küser, somurtur, şımarır, ağlayarak şikâyet eder veya alay edip eğlenir. Bununla birlikte hayata renk katan, neşeli ve eğlenceli tarafımız da bu benlik durumundan gelir.

Bu iki benlik türü de çocukluk döneminde karşılaşılan ebeveyn davranışlarının, çocuğun kabına göre şekil alması ile oluşur. Berne’e göre, Transaksiyonel Analiz’in amacı, kişinin bu iki benlik durumuyla aldığı otomatik seçimlerden özgürleşip, Yetişkin benlik durumu ile iradi seçimler yapabilmesini sağlamaktır.

Bu noktada şu soru geliyor akla; kaçımızın davranışları özgür seçimlerinin bir sonucu? Kaçımız Ebeveyn ve Çocuk benliğimizin bilinçli farkındalığı ile “yetişkin olmak” için bir gelişim yolcuğuna adım attık? Bugün 40 yaşında olup hala sadece 10 yaşındaki Çocuk benliği ile seçimler yapan biri de her şeyi herkesten daha çok bildiğini ve “herkesin anne-babası” olduğunu zanneden “Ebeveyn” benlik durumundaki kişi de öz potansiyellerini dar kalıplara hapsettiklerinin farkında bile değillerdir. Berne, Ebeveyn ve Çocuk benliklerinin baskın olduğu bu durumları Yetişkin benliğinin dışlanması olarak tanımlar.

 

Yetişkin olmak bir seçimdir

Yetişkin benlik durumunu dışlayan bir insanı düşünelim. Zihnindeki iç sesi çift sesli bir müzik korosu gibi hareket eder. Sabah kalkarken; “Offf yine mi işe gidiyoruz, bana ne ya ben bugün çalışmayacağım.” diyerek yorganı üzerine çeker. Ardından ikinci bir ses “Aklını mı kaçırdın. Hemen kalk oradan. İşsiz kalırsan el âlem ne der?” diye azarlar. Sesler yükselir, biri “Bak keyfine” diğeri “El âlem ne der?” derken üzerindeki yorgan bir yukarı bir aşağı çekilerek içerdeki müziğe eşlik eder.

Yetişkin benlik durumunda kişi, diğer benlik durumlarından gelen verilerini öldürmez ya da asla yok saymaz. Onları ayrıştırır, değerlendirir ve kendi yaratılışına, değerlerine ve toplumsal değerlere en uygun şekilde bir karara varır, adım atar, sorumluluk alır. Nerede Çocuk benliği ile hayata renk katacağını, nerede Ebeveyn benliği ile hayata fayda vereceğine karar verme özgürlüğüne sahip etkin bir kişidir. Yetişkin kelimesinin kökenine baktığımızda da “reşit” ve “seçme hakkı olan” tanımlamaları ile karşılaşmamız da hiç şaşırtıcı değildir. Etkindir çünkü o “Reşit” olma hakkının kendine verilmiş bir lütuf olduğunu bilir. Ve bu lütfun zenginliğine şahit olur.

 

Yetişkin benliğini nasıl geliştiririz?

  • Keşfedin. Çocuk benliğinizin duygularının, Ebeveyn benliğinizin öğretici, uyarıcı, eleştirici yanının nerede ve nasıl açığa çıktığını görün.
  • Bir durum ile karşılaştığınızda vereceğiniz tepkinin kaynağını ayrıştırmak için 10 sn bekleyin. Bu kararı bana aldıran kim? Ebeveyn mi, Yetişkin mi, Çocuk mu?
  • Kendi değerler sisteminizi, kendi yaradılış özelliklerinizi keşfedin.
  • Sorumluluk alın. Sorumluluktan kaçtığınız alanlardan birini seçerek başlayın.
  • Kendinize takdir ettiğiniz gerçek bir Yetişkin modeli bulun. Onun davranışlarını gözlemleyin.
  • Yetişkin benliğinizi geliştirecek bir davranışı tekrar ederek hayatınıza katın.

Tüm bunları yaparken diğer insanların Çocuk benlikleri ile karşılaştığınızda onlara şefkatli davranın ve Ebeveyn benlikleriyle karşılaştığınızda onların koruyucu rollerini fark edin. Unutmayın ki Yetişkin olmak bir seçimdir. Bu seçimi yapmayanlara saygı duyun ancak saygı duymak ile sınırlarınızı korumak arasındaki ince çizgiyi de hatırlayın.

Şimdi tekrar aynaya bakın. Hala tek kişi gördüğünüze emin misiniz?

*Konuyla ilgili kaynak önerileri:

KAREKOD: Türk Telekom Akademi “İletişim Stilleri” videosu http://www.turktelekomakademi.com.tr/ucretsiz-egitimler/kisisel-gelisim/56