Türk Telekom Güncel | Sayı 04

Yaşam SAĞLIK İnsülin Direncini nasıl kırarız? Tıbbi araştırmaların sonucu her üç kişiden birinde kilo sorunu veya obezite olduğunu gösteriyor. Ve bu hızlı artışın birinci sorumlusu da “insülin direnci”. Peki nedir, nasıl oluşur bu insülin direnci? Tedavisi var mıdır? Önlenebilir mi? Kimlerin riski daha yüksektir? Dr. Şebnem Kebenç, İstanbul Genel Müdürlük Polikliniği İşyeri Hekimi Nasıl tedavi edilir? İnsülin direncinin beslenme tedavisi ilkeleri oldukça nettir. İlk basamağı mutlaka zayıflamaktır. Toplam vücut ağırlığının %7-10 kadarını hızlı bir şekilde vermek. İkinci adım olarak ise diyet lifi, tam tahıl içeren yiyecekler, çorbalar, taze sebze, taze meyve, kuru baklagiller ve kuru yemişler ağırlıklı bir beslenme, insülin direnci ve vücutta inflamasyon denilen diyabete geçişi kolaylaştıran kimyasal olayları engelleyecektir. İnsülin direnci olan kişiler eğer bu tarz bir beslenmeyi yaşamlarına geçirirlerse diyabetten korunurlar. Üçüncü basamak ise fiziksel aktivitenin insülin ve kan şekeri dengesini koruyan ilaçlar kadar etkili tedavi edici doğal etkisinden yararlanmaktır. Bu nedenle her gün en az 45 dakika yürüyüş insülin direncinin kaybolmasına olanak sağlar. İnsülin problemini çözmek için basit öneriler — Süt ve süt ürünlerinden az yağlı olanlarını seçin. İ nsülin pankreas bezinde üretilen bir hormon. Birinci görevi, yemeklerden sonra kanımızda fazlaca artan kan şekerinin yakıt olarak kullanılmak üzere hücrelerimizin içine girmesini sağlamak, onu enerji kaynağı olarak kullandırmak. İnsülinin kan şekeriyle ilişkisini daha kolay anlayabilmek için bedeninizi enerji üreten ve bunun için her gün sık sık yakıta ihtiyaç duyan bir otomobil gibi de düşünebilirsiniz. Herhangi bir öğündeki yemeğinizi yedikten hemen sonra deponuz dolar ve kanınızdaki şeker oranı hızla yükselir. Aynı anda pankreas beziniz sisteme birmiktar insülin gönderir. Artan kan şekeriniz (yakıt) bu insülinin yardımıyla enerjiye çevrilmek üzere hücrelere girer. Kan şekeriniz yakıt olarak kullanıldıkça yavaş yavaş düşer ve yeniden eski seviyelere (yani normale) iner. Yaklaşık üç-dört saat sonra kandaki yakıt seviyeniz (yani kan şekeriniz) iyice azalmış (yani 90’ların altına inmiş), sisteminiz sizi yeniden yakıt almanız için uyarmaya başlar. Sabah-öğlen- akşamen geç dört-beş saatlik aralıklarla yemek yememizin sebebi de budur. Kan şekeriyle insülin hormonu arasındaki ilişki son derece dengelidir. Besinlerle aldığınız yakıtı enerji üretimi için kullandığınız sürece bu sistem dengeli işler. Oenerjiyi düzenli olarak yakarsanız, ne kilo alır ne de kilo verirsiniz. Neticede sağlıklı bir kilo aralığında kalmaya devamedersiniz. Ama eğer deponuza ihtiyacınızdan fazla yakıt doldurursanız, hele bir de kullandığınız yakıt yanlış bir yakıt olursa (unlu, nişastalı yakıtları yani ekmeği, pirinci, makarnayı, şekeri, tatlıları fazla yerseniz) ya da aldığınız yakıtı yakacak düzeyde fiziksel aktiviteler yapmazsanız sistemproblem çıkarmaya başlar. İnsülin-şeker dengeniz bozulur, pankreasınız sisteme aşırı insülin gönderir; bunun sonucunda kan şekeriniz yükselme ve düşmeler gösterir. Bunun nedeni kanınızda ihtiyacınızdan fazla insülinin dolaşması, yani ‘hiperinsülinemi’ halinin oluşmasıdır. İnsülin direncinin başlangıç noktası da zaten budur: İster genetik faktörler, ister yanlış beslenme alışkanlıkları ve isterse hareketsizlik- tembellik olsun kanda aşırı miktarda insülin bulunma halidir. Özetle şeker, insülin ilişkisinin bozulması, metabolik dengenin değişmesine, hücrede insüline karşı direnç gelişmesine sebep oluyor. Hücre duvarındaki insülin reseptörlerinde insüline karşı bir duyarsızlık hali gelişiyor ve kan şekeri insülin tarafından hücreye sokulamıyor, kanda şeker ve insülin birikimi başlıyor. Bu durumda insülin hormonu ikinci görevi olarak kandaki fazla şekeri depolamak için trigliserid isimli yağa çevirip, sonra da bu yağı yedek enerji olarak yağ dokusunda depolayabiliyor. Sonuç olarak, karaciğer büyüyor ve karaciğer yağlanması ortaya çıkıyor. İnsülin direncine yakalanan kişilerde trigliserid seviyesinin çok yüksek bulunması, karaciğerin tıka basa trigliseridle dolarak büyümesi, pankreas, böbrek çevresi ve karın içindeki yağmiktarının giderek artmasında işte bu süreç rol oynuyor. Yağ dokunuzun artması, kilo alma ve bel çevrenizin genişlemesine neden oluyor. Dahası karın içi yağların pankreasınızı da işgal etmesi sonucu pankreasınız hastalanabiliyor. Bu durumorta ve uzun vadede insülin direncinin beklenen bir sonucu olan şeker hastalığının gelişmesini hızlandırıyor. Metabolik sendromdenilen şeker, kalp hastalıkları ve hormonların değişimi ile vücudumuzu ve hayatımızı etkileyen bir dizi hastalıklar ortaya çıkarıyor. UN — Tam tahıllı ekmekler veya bulgur, kepekli pirinç, kepekli makarna, integral makarna, kepekli erişte, kinoa ve yulaf gibi rafine edilmemiş tahılları tüketiniz. — Paket şekerli tüm pastane ürün- lerinden, hazır çikolata ve biskü- viye birçok besini mutfağınızdan, çalışma masanızın çekmecesinden kaldırın ve mar- ketten almamaya özen gösterin. — Şeker ihtiyacınızı meyvelerle karşılayın. Meyveleri meyve suyu olarak değil sıkmadan yiyin. Posaları kan şekerinin hızla yükselmesine engel olacaktır. — Taze sebzelerin çiğ olarak bolca salatasını yapın. — Yağsız et ve derisiz tavuk, balık, hindi etini yeterince yiyin. — Trans yağları (margarin, her türlü paketli ürünlerdeki yağlar) kesinlikle almayın. — Doymuş hayvansal yağ grubunu küçük miktarlarda, doymamış yağları (zeytinyağı gibi) ise rahatlıkla kullanabilirsiniz. — Kuru yemişleri her gün beslenmenizde bulundurun. TÜRK TELEKOM GÜNCEL I 59 58 I TÜRK TELEKOM GÜNCEL

RkJQdWJsaXNoZXIy NDQyNTU=