Türk Telekom Güncel | Sayı 03

Yaşam RÖPORTAJ Bir zamanlar yer aldığı “Ekmek Teknesi” dizisindeki Heredot Cevdet karakteriyle hafızalarımıza kazınan Hasan Kaçan ile mizah, oyunculuk ve yaşam deneyimleri üzerine keyifli bir söyleşi yaptık. Gizem Sabuncu “Ne yaparsan yap, sevdiğin işi yap!” Hasan Kaçan “Ekmek Teknesi” dizisindeki Heredot Cevdet karakteriyle hafızalara kazındı. İlk olarak nasıl bir çocukluk geçirdiğinizi öğrenebilirmiyiz? Karikatür çizmeye nasıl başladınız, en büyük hayalinizi, eğer hayatınız bu yönde ilerlemese ne olmak istediğinizi bize anlatırmısınız? Çocukluğum5 yaşına kadar Kayseri’nin İncesu kazasında geçti. Birçok insanın hayal ettiği doğal bir hayatı, atlar, inekler ve horozlarla birlikte toprağın içinde, özgürce geçirdim. Sonra ailemle birlikte İstanbul’a geldik. İlkokul, ortaokul, lisenin ardından Güzel Sanatlar Akademisi Grafik bölümüne girdimve aynı dönemGırgır dergisinde profesyonel olarak çizmeye başladım. En büyük hayalim çizmekti, karikatürden çok hoşlanıyordumve bunların yayınlanmasını çok istiyordum. Eğer hayatımbu yönde ilerlememiş olsaydı, 40 yaşına kadar aktif olarak kalecilik yaptığımve çok sevdiğim futbola devam edebilirdim. Ama meslek olarak karikatürcülük, mizahçılık nasip oldu. Sevdiğimbir işi yapmak ve sevdiğimbir işten para kazanmak olağanüstü bir şey. 15 yılınız Gırgır dergisinde geçmiş. Gırgır deyince aklınıza ilk olarak ne geliyor? O günlerden unutamadığınız bir anınız var mı? Gırgır deyince aklıma arkadaşlık, samimiyet ve mutluluk geliyor. Tabii gençliği de mutlaka bunun içine eklemek lazım. Gırgır döneminde arkadaşlarımızla çok eğlenerek çalışıyorduk. Bizim hem okuyup, hem çalışıp hem de Türkiye’nin en sevilen dergisinde olmamız gerçekten çok değerliydi. Yaptığımız şakalar, komik olaylar, bir espri bulduğumuzda ya da karikatür çizdiğimizde birbirimizin yüz ifadesine bakıp gülecek mi, gülmeyecek mi diye beklemek gibi hatırladıkça tebessüm ettiren olayları unutmak mümkün değil. O dönemlerden hatırladığımmatrak bir hadise var: Bizler kendi aramızda kılık kıyafet değiştirip, birbirimizi korkutuyor, şakalar yapıyorduk. O zamanlar çok meşhur bir oyuncu vardı, Yaprak Özdemiroğlu, Gırgır’ı çok seviyor, arada bir dergiye geliyordu. Yaprak arkadaşımızdı ama bizim aramızdaki şakalaşmalardan haberdar değildi. Bir gün bir arkadaşımı onun gözünün önünde 3. kattan aşağıya attım, Yaprak az kalsın bayılıyordu. Ama aşağıya attığım şey; az önce tartıştığım arkadaşımın elbiselerini giydirdiğim ve kavga eder gibi yaptığım bir vitrin mankeniydi! Eşşek Herif, Haltt ve Cork karakterleri nasıl ortaya çıktı? Oğuz Aral bir dönem Şenola adında bir mizah gazetesi çıkarıyordu, ona bir tip çizmemi istedi. Nasıl oldu bilmiyorum, bir anda Eşşek Herif diye bir şey çıktı ortaya. Ama Eşşek Herif, bizden, içimizden Köylü Mehmet’i, Deli Ziya’sıyla sevilen bir karakter oldu. Cork, benim karikatürlerde kenarlara çizdiğim, küçük, ne olduğu belli olmayan yaratıktı. Oğuz Abi’nin dikkatini çekmiş, “Bunu daha büyük yaparsan insanlar beğenebilirler” dedi. Daha sonra büyük bir köşe verdi bana. Cork’u orada çizdim. Corklar garip konuşan, ne konuştukları belli olmayan yaratıklardı. Ama kendi aralarındaki dil, okur tarafından çözülebilen bir dildi. Bir şifre vardı içinde, o şifreyi okuyabilen ve çözen mutlu oluyor, gülüyordu. Enteresan bir karakterdi Cork, çok uzun yıllar Cork’u da Eşşek Herif’i de çizdim. Sonra ikisinin de bir albümü çıktı ama tüm bunların üzerinden çok uzun zaman geçti. Oyunculuğa geçişiniz nasıl oldu? Tesadüf diye bir şey yoktur diyoruz ama oyunculuğa geçişim biraz öyle oldu. Bambaşka bir iş için görüştüğüm Ömer Lütfi Mete, beni Osman Sınav’la tanıştırdı. O da yıllardır beni arıyor, “Ya şu Hasan Kaçmaz’la bir iş ‘ ‘ Samimi bir başarı için yapılan işi gönülden sevmek, hatta o işe neredeyse aşık olmak gerekiyor. yapsak” diyormuş. Sonra Raci Şaşmaz ve Bahadır Özener’le tanıştım. Aynı gün, Osman Sınav, hikâyesinde 5 kızı olan bir fırıncının olduğu aile dizisi çekmek istediğini söyledi. Fırıncı dediğinde aklıma “Ekmek Teknesi”’ geldi ve aynı gün dizinin ismi de çıkmış oldu. Biz Heredot Cevdet karakterini anlatırken kendi aramızda çok gülüyorduk, ben biraz da taklit ediyordum. Bizim arkadaşlar, Osman Sınav’a Heredot Cevdet’i, Hasan Abi’den başkası yapamaz deyince birdenbire hiç alakam olmadığı halde oyuncu oldum. Heredot Cevdet karakteriyle büyük kitlelere ulaştınız. Bu karakterin bu kadar sevilmesini neye bağlıyorsunuz? Bu rol hayatınızda neleri değiştirdi? Heredot Cevdet bizim geleneksel anlatı sanatlarımızın belki de son örneklerinden biridir. Çocukluğumda kahvehanelere sazıyla ya da uzun paltosuyla gelip oturan garip adamlar, olmadık hikâyeler anlatırlardı ve ben deli gibi onları dinlerdim. Anlatılan efsaneleri, palavraları, komik hatıraları ve hiç olmamış tarihi hikâyeleri çok severdim. Geçmişte kalan ve örnekleri Anadolu’da çok olan bu anlatı sanatı Heredot Cevdet’le tekrar canlanmış oldu. Napolyon ve Sezar’dan Leyla ile Mecnun’a, hafif bitirim bir adamın mahalle diliyle anlattığı, komik söylemleri olan hikâyelerdi. Heredot Cevdet’in anlattığı hikâyelerin ana ekseni her zaman doğruydu, yanlış ya da olmadık bilgiler verilmezdi ama üslubu tatlıydı. Karikatür nasıl insanların asıl yapısını koruyup bazı burun, kulak gibi kısımlarını abartıyorsa, TÜRK TELEKOM GÜNCEL I 57 56 I TÜRK TELEKOM GÜNCEL

RkJQdWJsaXNoZXIy NDQyNTU=